2Balikesir Ataturk State Hospital, Department of Biochemistry, Balikesir - Turkey
Abstract
Neutrophil-to-lymphocyte ratio as a potential differential diagnostic marker for
Alzheimer’s disease, major depressive disorder, and Parkinson’s disease
Major depressive disorder, Alzheimer’s, and Parkinson’s diseases are among the leading
causes of dementia in the elderly. These diseases are often misdiagnosed because of overlapping
symptoms. This study aimed to evaluate whether neutrophil-to-lymphocyte ratio, which has been used
as an indicator of systemic inflammation, can be used for the differential diagnosis of these diseases.
A total of 95 patients with major depressive disorder, Alzheimer’s, or Parkinson’s disease were
enrolled. Neutrophil-to-lymphocyte ratios of the participants were calculated using their past complete
blood count results. We compared the three groups according to mean neutrophil-to-lymphocyte
ratio and mean neutrophil-to-lymphocyte ratio adjusted for age. We used the receiver operating
characteristics curve analysis to predict the sensitivity and specificity of this ratio for the differential
diagnosis between depression and Alzheimer’s disease.
The mean neutrophil-to-lymphocyte ratios for the depression, Alzheimer’s, and Parkinson’s
disease groups were 2.2±0.7, 2.9±1.2, and 2.2±0.9, respectively (p=0.005). The age-adjusted mean
neutrophil-to-lymphocyte ratios for the depression, Alzheimer’s, and Parkinson’s disease groups were
2.20±0.93, 2.80±0.97, and 2.20±0.96, respectively (p=0.025). Receiver operating characteristics curve
analysis predicted that the sensitivity and specificity for the differential diagnosis between depression
and Alzheimer’s disease were 54.8% and 80.0%, respectively.
This study suggests that a simple arithmetic calculation could help clinicians in the
differential diagnosis between depression, Alzheimer’s, and Parkinson’s disease. Neutrophil-tolymphocyte
ratio can be used as a secondary line of evidence, along with the initial clinical assessment.
2Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesi, Biyokimya Kliniği, Balıkesir - Türkiye
Nötrofil-lenfosit oranının majör depresif bozukluk, Parkinson hastalığı ve Alzheimer
hastalığının ayırıcı tanısındaki potansiyel yeri Özellikle yaşlı popülasyonda görülen
demans ile ilişkili semptomların en sık sebepleri arasındu Alzheimer hastalığı, majör
depresif bozukluk ve Parkinson hastalığı yer almaktadır. Ancak bu hastalıklar
benzer klinik özelliklere sahip olduğu için sıklıkla yanlış tanı almakta ve uygun tedavi
görememektedir. Biz araştırmamızda, bu hastalıkların ayırıcı tanısında, sistemik bir
enflamatuvar belirteç olan nötrofil-lenfosit oranının potansiyel yerini araştırdık.
Araştırmamıza Alzheimer hastalığı, majör depresif bozukluk veya Parkinson hastalığı
bulunan toplam 95 hasta dahil edildi. Bu hastaların dosyalarından hemogram bilgileri
alınarak nötrofil-lenfosit oranları hesaplandı. Gruplar nötrofil-lenfosit oranına ve yaşa
göre düzeltilmiş nötrofil-lenfosit oranına göre karşılaştırıldı. Ayrıca alıcı işletim
karakteristik eğrisi kullanılarak nötrofil-lenfosit oranının Alzheimer hastalığı ve majör
depresif bozukluğun ayırıcı tanısındaki duyarlılığı ve özgüllüğü hesaplandı. Alzheimer
hastalığı için ortalama nötrofil-lenfosit oranı 2.9±1.2 olarak, aynı değeri majör depresif
bozukluk için 2.2±0.7 ve Parkinson hastalığı için 2.2±0.9 olarak bulundu. Nötrofil-lenfosit
oranı değerleri açısından karşılaştırıldığında grupların arasında istatistiksel olarak anlamlı
fark bulundu. Nötrofil-lenfosit oranını yaşa göre düzelttiğimizde değerleri sırasıyla
2.80±0.93, 2.20±0.97 ve 2.20±0.96 olarak hesaplandı
(p=0.025). Alıcı işletim karakteristik eğrisi analizleri ile incelendiğinde nötrofil-lenfosit
oranı için majör depresif bozukluk ve Alzheimer hastalığı arasındaki ayırıcı tanıda
sensitivitesi %54.8 ve spesifisitesi %80.0 bulundu. Birbiri ile sıklıkla karışabilen bir
kliniğe sahip olan Alzheimer Hastalığı, majör depresif bozukluk ve Parkinson hastalığı
arasında ayırıcı tanıda temel olarak hikaye ve klinik muayene kullanılır. Ancak rutin kan
tetkiklerinden elde edilen sonuçlarla hesaplanabilen nötrofil-lenfosit oranının, destekleyici
veri olarak klinik rutine eklenmesi yanlış tanı sıklığını azaltacağını düşünüyoruz.